24 Mayıs 2014 Cumartesi

     DADA 

     I. Dünya Savaşı yıllarında başlamış kültürel ve sanatsal bir akımdır.Jean 
Arp, Richard Hülsenbeck, Tristan Tzara, Marcel Janco ve Emmy Hennings’in 
aralarında bulunduğu bir grup genç sanatçı ve savaş karşıtı 1916 yılında 
Zürih’te Hugo Ball’in açtığı Cafe’de toplanmıştır ve Dadaizm bildirisine de 
burada açıklanmıştır.Dadaizm akımının yaratıcıları akımın ismini koymakta 
sözlükten yararlanmışlardır. Rastgele bir sayfa açan ve Fransızca çocuk dilinde 
'Tahta At' anlamına gelen bu kelimeyle karşılaşan sanatçılar da akıma 
Dadaizm, Dadacılık adını vermişlerdir.

    Dada Dünya Savaşının barbarlığına, sanat alanındaki ve gündelik hayattaki entelektüel katılığa bir protesto olmuştur. Mantıksızlık ve varolan sanatsal düzenlerin reddedilmesi Dada'nın ana karakteridir.Bu akım, dünyanın, insanların yıkılışından umutsuzluğa düşmüş, hiçbir şeyin sağlam ve sürekli olduğuna inanmayan bir felsefi yapıdan etkilenir. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından gelen boğuntu ve dengesizliğin akımıdır. Dada’cı yazarlar, kamuoyunu şaşkınlığa düşürmek ve sarsmak istemişlerdir.Toplumda yerleşmiş olan anlam ve düzen kavramlarına karşı çıkarak dil ve biçimde yeni deneylere giriştiler. Çıkardıkları çok sayıda derginin içinde en önemlisi 1919-1924 arasında yayınlanan ve Andre Breton, Louis Aragon, Philippe Soupauld, Paul Eluard ile Georges Ribemont-Dessaignes’in yazılarının yer aldığı Litterature'dür.


    Dadaizm, 20. yüzyıl sanatında önemli etkiler yarattı. Nihilist yaklaşımları, topluma getirdikleri eleştiriler ve alışılagelmiş sanat geleneklerine karşı geliştirdikleri saldırgan tavır doğrudan hiçbir akımı etkilememiş olsa da, garip, akıldışı ve hayali nesnelere olan ilgileri gerçeküstçülük (Sürrealizm) akımında kendine yer buldu. Dadaistler her ne kadar sanata karşı olduklarını, geleneği reddettiklerini ve sadece yozlaşmış bir toplumla alay edip aşağıladıklarını ifade etmiş olsalar da ortaya koydukları çalışmalarla Fütürizmin görsel alfabesini zenginleştirmişlerdir. Kural ve kalıplardan kurtulmak sanatçıyı kendi gerçeğine daha çok yaklaştırmıştır. Bilinçsizce yapılanın etkinliği anlaşılınca, Dadaistler kendiliğinden olanı planlı davranışlarla birleştirmenin yollarını aramışlar; bu sentez sayesinde tipografi geleneksel kısıtlamalardan kurtulmuştur. Dada aynı zamanda, harf biçimlerini Kübizm kavramına uyan-fonetik semboller olarak değil-görsel biçimler olarak kullanmıştır.

    Dada'nın hemen hemen her şeyi hiçe sayması ve inkar etmesi, yeni ve güçlü iletişim yöntemleri yaratmış; bunlar şiirde yeni biçimlerin kullanılması, görsel iletişimde ise kolaj ve fotomontaj gibi teknikler olmuştur. Bu tekniklerde, resimli dergilerden, eski mektuplardan, basın ilanı ve etiketlerden kesilen fotoğraflar yeni bir düzenlemeyle yapıştırılmış ve birbiriyle ilgisi olmayan bu resim ve işaret parçalarından, yeni anlamlar yaratan bağlantıların kurulduğu, genellikle kışkırtıcı nitelikte düzenlemeler oluşturulmuştur.

    Alaycı ve aşağılayıcı tavrıyla toplumsal değerleri derinden sarsan Dadaizm, 1912-1922 yılları arasında resim, edebiyat, tiyatro ve müziği içine alan sanat dallarına olduğu kadar grafik tasarımın da görsel diline devrimci nitelikler getirmiştir.

   Akımları edebiyatımızla karşılaştırıldığında Cumhuriyet Sonrası Edebiyat Döneminde ortaya çıkan 'Garip' topluluğuyla normları tanımamak, tabuları yıkmak gibi benzerlikler göstermektedir.

        Özellikleri

   • Akla ve alışılmışa karşı bir ayaklanmaydı.   
      
  • Kaza ve rastlantıya dayalı teknikler Gerçeküstücüler ve Soyut 
      
     Dışavurumcular tarafından kullanıldı. 

  • Sanatçının zihinsel etkinliği yaratılan nesnedenönemliydi. (Duchamp).

  • Dönemin geçerli estetik değerlerini yıkmaya giriştiler. 

  • Berlin’de siyasal bir nitelik kazandı.




      
Temsilcileri


Marcel Duchamp, “3. Standart Stopaj”Jean Arp, “Rastlantı Yasalarına Göre 


Düzenlenmiş Kareler”John Heartfield, “Kaiser Adolph”Raoul Housmann, 

Hannach Höch, George Grosz, Johannes Baader, Otto Schmalhausen, Wieland 

Herzfelde, Helmut Herzfelde(sonradan Alman milliyetçiliğini protesto etmek 

amacıyla adını John Heartfield’e çevirmiştir), Max Ernst, Johannes Baargeld, 

Kurt Schwitters (Yapıtlarıyla, sanat karşıtı Dadacılar’ın elde edemediği incelikli 

ve estetik bir etki yarattı), Richard Hülsenbeck, Tristan Tzara, Marcel Janco, 

Emmy Hennings.


 "Aynanın altındaki çeşme bir şişeye açılmaktadır. Aynaya baktığınızda ise 

     kendinizi görürsünüz, akan siz misiniz zaman mı, çünkü sizde 

        değişmektesiniz her saniye her zaman."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder